Ağız dışa açık bir ortamdır. Dolayısıyla kendine has bir bakteri florası vardır. Dişlerin ve dilin üzerinde kalan şekerli ve unlu yiyecek artıkları, bakteriler tarafından parçalanarak asit oluşur. Ve bu asit dişleri çürütür. Çürük tek bir etkene bağlı değildir. Diş mine yapısının inceliği veya mine devamlılığı bozuklukları, dişlerin çapraşıklık gibi dizilimindeki bozukluklar, dolayısıyla diş plağının uzaklaştırılmasındaki güçlük,yetersiz tükrük salgılanması, kötü beslenme ve iyi bir ağız bakımının yapılmaması, asitli ve şekerli gıdaların çok tüketilmesi gibi pekçok faktör çürük oluşumuna sebep olur. Tüm bunların dışında bazı sistemik hastalıklar yada bazı ilaçların kullanımıda diş çürüğüne neden olabilir. Bir antibiyotik olan tetrasiklin kullanımı dişlerde koyu renklenmelere sebep olur ve diş rengini bozar.
Bazı bireyler dişlerini çok iyi fırçalamalarına rağmen, dişlerinin neden çürüdüğünü soruyorlar. Dişler fırçalanıyor belki ama yeterli veya etkili bir fırçalama yapılmıyor. Arka dişler, kusma refleksi olan bireylerde istenildiği gibi fırçalanmıyor. Diş plağının daha fazla biriktiği diş dişeti birleşim bölgeleri yeterli fırçalanmıyor. Tam bir ağız bakımı için mutlaka gerekli olan diş ipi kullanılmaması sonucu dişlerin arayüzleri çürüyor. Asitli içecek ve şekerli yiyecekler çok tüketiliyor. Bazı hastalarımdan sabah kalkar kalkmaz dişlerini fırçaladıklarını, kahvaltıdan sonra ise dişlerini fırçalamadıklarını duyuyorum. Oysa dişler her yemekten sonra fırçalanmalı, özellikle asitli şekerli yiyecekler, ara öğünlerde yenilmişse dişler tekrar fırçalanmalıdır. Bazı bireyler ağız bakımları için, ağız gargaralarını sürekli olarak kullandıklarını söylüyor. Sürekli ağız gargarası kullanımını, bakterilerin dişler üzerine çökelmesine sebep olduğu ve diş taşı oluşumunu artırdığı için önermiyoruz. Ağız gargaraları sadece diş hekiminizin önerdiği zaman ve sürelerde kullanılmalıdır.
Çürük Oluşumu: Dişlerin en dış tabakası olan mine elmastan bile sert bir yapıdadır. Dişlerin arasında sıkışıp kalmış temizlenerek uzaklaştırılamamış gıdalar, bakteriler tarafından parçalanır ve asit oluşur. Bu asit öncelikle mine yüzeyinde mikro düzeyde girintiler oluşur. Bu girintilere bakteriler birikir. Ağız bakımının da yetersiz olmasıyla bu sert mine tabakasını çözen bakteriler, minenin yapısını bozması sonucu dentin tabakasına geçer. Soğuk su içerken yada sıcak bir içecekle hassasiyet yaşıyorsanız çürük dentine gelmiştir. Basit bir dolgu işlemiyle çürük uzaklaştırılır. Eğer bu aşamada çürük tedavi edilmezse çürük dişin özüne ulaşacaktır. Bu aşamaya gelen çürükte, diş ağrısı şiddetlenir, daha çok soğuk uyaranla ağrı oluşur, hiçbir faktör olmadan da dişte kendiliğinden ağrı başlayabilir ve ağrı geçmeyebilir. Sürekli bir ağrı hali olur. Zonklayan tarza varan ağrılar oluşur. Ağrı kesiciyle de ağrı genellikle geçmez. Bu tip durumlarda, kanal tedavisiyle dişler tedavi edilir. Aksi taktirde diş hala tedavi edilmezse bakteriler kök kanalları boyunca ilerler ve kemik içerisinde, kök ucunda diş apseleri oluştururlar. Ve dişin çekimi gerekebilir.
Dişlerin çürüğe karşı korunmasında süt dişlerinin ilk sürmesinden başlayarak; süt, yoğurt, beyaz peynir gibi gıdaların tüketilmesi önemlidir. Eğer dişler fırçalanamıyorsa en azından ağız çalkalama yapılmalıdır. Beyaz peynirin fırçalanmadan dişler üzerinde kalması, dişleri çürüğe karşı korur. Ksilitollü sakızlar çiğnenmesi hem mekanik bir temizleme hem de ksilitolün çürüğü önleme özelliğinden dolayı tercih edilebilir. Yine dişler fırçalanamıyorsa en son gıda olarak elma yenmesi de mekanik temizlik yapıp dişleri çürüğe karşı korur. Bireyler herhangi bir ağrı hissetmeseler bile 6 ayda bir diş hekimlerine giderek dişlerini kontrol ettirmeleri, çürük oluşumuna karşı alınan önemli bir önemdir.